
Doyumsuzuz her birimiz... Hiçbir şeyden keyif almıyoruz, hep daha fazlasında gözümüz...
Hep böyle değil midir zaten? Attığımız her adımda bir üst basamağa kayar gözümüz... Açgözlüyüz... Oysa ne çok sebebimiz var mutluluğa...
Yarınlar var mesela... Yepyeni umutlara gebe olan... Hiç bitmeyen, her seferinde bu kez güzel olacak, dedirten... Ama yetmiyor... Dünlere takılı kalarak öldürüyoruz yarınları da umarsızca... Oysa, geçmiş geçmiştir, diyebilsek çok daha güzel olacak, doğacak güneş...
Hırslara tüm yenilgimiz... Olmayanda hep gözümüz... Başkalarının mutluluğu bile rahatsız eder olmuş bizi... Neden ben değil de o fesatlığıyla çürüyor belki de iyi niyetlerimiz...
Hep bir memnuniyetsizlik mevsimindeyiz... tahammülümüz de yok kendimize bile... En gencimizden yaşlımıza, sızlanmalarla gölge düşürüyoruz hayatın şarkısına... Duyuyoruz ama eşlik etmiyoruz...
Şükretmeyi bilmediğimizden kalkamıyoruz da günah sofralarından... Hep banacı bir yanımızı doyuramıyoruz, bu yüzden belki de kırıyoruz tutunmaya çalıştığımız her bir dalı… Kuruyor git gide umut ağaçları...
Çorak bir çöle döndüğünde yüreğimiz, belki fark edeceğiz kötü niyetlerimizin insanlığımızın faili olduğunu...
Böyleyiz işte...
Önlemini almak gerek iyi niyet tohumlarını serperek...
20 yaşındaki çocukların 20 yıllık yaşamlarından şikayet etmesi kadar nankör bir hayat
Sabredin...
Bir 20 yıl sonra, o şikâyet ettiğiniz yıllardan şikayet ettiğiniz için mustarip olacaksınız...
Acelesi yok pişmanlıkların...
Günü gelince onlar zaten çöküyor vicdanınıza...
Olumlu yönlerine sarılmazsanız şayet, her ucu batar hayatın umutlarınıza...
0 Yorumlar